DNSSense & Roksit CEO’su Hakan Uzun İle Söyleşi


DNSSense & Roksit CEO’su Hakan Uzun İle Söyleşi

CyberMag: Öncelikle dünyada ve Türkiye’de bilişim sektörünün bugünü ve geleceği hakkında neler söylemek istersiniz?

Hakan Uzun: Bilişim sektörü dünyada ve Türkiye’de salgının etkisiyle hızlı bir gelişme kaydediyor. Sektör büyüklüğü 2019’da 153 milyar TL idi ve 143 bin kişiye istihdam sağlıyordu. Salgın ile beraber hızlı bir yükseliş gerçekleşti. Çünkü sağlıktan eğitime, çalışma hayatından e-ticarete hayatın her alanında bilişim sektörünün ürünleri büyük bir ihtiyaç haline geldi.  Türkiye İstatistik Kurumu'nun raporuna göre bilişim sektörü 2021 yılının ilk çeyreğinde %18'lik bir büyüme gerçekleştirdi, öte yandan yazılım ve donanım sektörü aynı dönemde %55'lik büyüme gösterdi. Sektör tarafından yayınlanan “Bilgi ve İletişim Teknolojileri Sektörü 2020 Yılı Pazar Verileri ve Trendleri” Raporu’na göre ise, sektör TL bazında 189 milyar TL’lik hacme ulaştı. İhracatını 10 milyar 520 milyon TL olarak gerçekleştiren sektörün istihdamı da 158 bin kişiye yükseldi. Bunun yanında global bilgi ve iletişim pazarı büyüklüğü 2020 yılında yüzde 2,2’lik küçülme ile 3,8 trilyon dolar seviyesine gerilerken bilgi teknolojileri pazar büyüklüğü yüzde 0,2, iletişim teknolojileri pazar büyüklüğü ise yüzde 4,0 küçüldü.

Tüm bunların ışığında söylemek gerekir ki, Türkiye’de bilişim sektörünün geleceği oldukça aydınlık. Çünkü bu alanda unicorn çıkaran, kendi teknolojisini üreten ve bunu ihracat etme başarısını gösteren bir Ar-Ge altyapımız mevcut. Bugün dünya metaverse’ü, blockchain’i, kripto paraları konuşuyor. İlerleyen günlerde bu dijitalleşme daha da hız kazanacak, dünya başka bir noktaya doğru evrilecek. Bize daha fazla bilişim, daha güvenli veriler gerekecek. Siber güvenliğin önemi daha da artacak, yapılan e-alışveriş yükselecek, online mağazalar fiziksel alanların yerini alacak, bambaşka bir ekonomik ortama evrilen dünyada bilişim en önemli konuların başında gelecek. 

CyberMag: 2004 yılından 2022 yılına kadar Ar-Ge harcamalarının GSYİH’a oranı incelendiğinde büyük oranda artış olduğu görünüyor. Türkiye’de ki Ar-Ge ve inovasyon yaklaşımları ve politikaları göz önünde bulundurulduğunda, bu konuda yapılan düzenlemeler nelerdir? Ar-Ge destekleri ve teşviklerini yeterli buluyor musunuz? Sizce yapılması gereken nelerdir?

Hakan Uzun: Herkesin malumu örnekteki gibi, 1 kg ağırlığındaki demir cevherini 10 cent’e satarsınız ama onu 1 nanometre uzunluğundaki cerrahi neşterine dönüştürürseniz 10.000 dolara pazarlarsınız. Bunun için de size gereken Ar-Ge’dir. Türkiye, kalkınma planları doğrultusunda 2004 yılından itibaren Ar-Ge’ye ağırlık verdi. Bilişim de en çok desteklenen sektörlerin başında geldi. Bugün Ar-Ge çalışmaları için TÜBİTAK, KOSGEB, Kalkınma Ajansları ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı gibi devlet kurumlarınca çeşitli oran ve tutarlarda parasal hibeler sağlanıyor. Spesifik projeler geliştirdiğiniz zaman Ar-Ge için devletten destek ve hibe almak mümkün olduğu için 2004’ten beri bu konuda hızlı bir gelişim söz konusu. Ar-Ge yapılacak ürün için yüzde 60’a varan hibe alınabiliyor. Bu hiç de azımsanmayacak bir oran bana göre.  Öte yandan Ar-Ge merkezlerinin vergi indirimi ve istisnaları da söz konusu. Öte yandan yüzde 100 oranında kurumlar vergisi matrahının indirilmesi, öte yandan belli sayıda Ar-Ge personeli çalıştırılması halinde indirime ek yeni hibe ve destekler de veriliyor. Bunun yanında yine KDV, SGK ve Gelir Vergisi istisnası da yapılıyor Ar-Ge faaliyetler için. Şu anda 2024’e kadar geçerliliğini koruyan çeşitli istisna ve indirimler halihazırda firmalar için hayati önem taşıyor. TÜİK’in Türkiye’deki Ar-Ge faaliyetlerine yönelik raporuna göre Gayrisafi yurt içi Ar-Ge harcaması 2020 yılında bir önceki yıla göre 9 milyar 3 milyon TL artarak 54 milyar 957 milyon TL‘ye yükseldi. 2021 Ar-Ge rakamları açıklanmadı ama 60 milyar TL’yi geçmesi bekleniyor.

Türkiye’den birçok unicorn çıkabilir. Bunun için Ar-Ge olmazsa olmaz bir çalışma biçimini oluşturuyor. DNSSense&Roksit olarak çok gelişmiş bir Ar-Ge ekibimiz söz konusu. Böyle olmasaydı, dünyanın birçok önemli firması ile DNS güvenliği konusunda özel çözümlerimizle yer alamazdık. Dolasıyla bilişim sektöründeki Ar-Ge faaliyetlerinin artarak sürmesi gerekiyor. Önemli olan maddi kaynak kadar Ar-Ge’de çalışacak yetişmiş eleman da bulmaktır. Bugün Bilişim sektöründe 260 bin istihdam var, bunun 65 bine yakını Ar-Ge çalışanı olarak çeşitli görevler üstleniyor. İstihdamın, destekler ve hibelerle daha da artması, her anlamda Türkiye’nin faydasına olacaktır.

CyberMag: 2021 yılı teknoloji sektörü için heyecan verici bir yıl oldu. Yapay zekâya yapılan yatırım hızla arttı. Forbes'a göre, işletmelerin % 80'i bu yıla kadar yatırım yaparken, % 30'u da gelecek 3 sene içinde yapay zekâ yatırımlarını genişletmeyi planlıyor. Bu bilgiler ışığında 2022 yılı yapay zekânın ve yapay zekâlı robotların yılı olacak diyebilir miyiz?

Hakan Uzun: Yapay zeka günümüzde e-ticaretten dijital marketinge, sağlık alanından buluta kadar pek çok alanda işlevsel olarak hayatımızda yer alıyor. Bir bakıma, yapay zekayı daha etkin, verimli ve güçlü şekilde kullanan markalar dijitalleşme yarışında rakiplerine oranla birkaç adım daha önde bulunuyorlar. 2030 yılına kadar yapay zekâ ekosisteminin dünyada 15,7 trilyon dolara yükselmesi bekleniyor. Yapay zeka alanında da en büyük pay Çin ile ABD’ye ait. Yaklaşık 10 trilyon dolarlık bir bütçeyi onlar yönetiyorlar. Bugün sadece veri üretmek değil, onu saklamak ve işlemek ayrıca önemli. Bu noktada da yapay zekanın önemi bir kez daha ortaya çıkıyor. Şunu unutmamak gerekiyor; dijitalleşme 2019 yılında hesap edilen 10 yıllık aşamasını 2020 ve 2021’de kaydetti. Çünkü salgın süreci bunu daha hızlı ve mecbur kıldı. Ülkemizde 145 şirket ve kuruluş Türkiye Yapay Zeka İnisiyatifi’ni kurdu. Görüntü İşleme, Makine Öğrenmesi, Doğal Dil İşleme, Chatbot ve Diyalogsal Yapay Zeka, Öngörü ve Veri Analitiği, Optimizasyon, Otonom Araçlar, RPA, Akıllı Platformlar ile Arama Motoru ve Arama Asistanı konularında yoğun bir çalışma söz konusu. Artık yapay zeka tabanlı cep telefonları ve bilgisayarlarla uyumlu uygulamalardan sistemlere kadar pek çok kalemde çalışmalar son hızla devam ediyor. Dolayısıyla 2022’nin yapay zekanın yılı olacağını söylemek gerekir. Türkiye’de yapay zeka alanında çalışan 218 akademisyen var, sayı 2025’e kadar 5 bine kadar çıkacak. Bu alandan mezun olanların sayısı da 10 bine yükselecek. Bu rakamlar da gösteriyor ki, Türkiye yakın gelecekte yapay zekaya odaklı ve yapay zeka tabanlı birçok çalışmaya sahne olacak.

CyberMag: Son yıllarda internetin kullanımının artmasıyla birlikte ortaya çıkan IoT(Nesnelerin İnterneti) kavramı ve internete bağlı cihaz sayısının artışı; bir başka hayati husus olarak bilgi güvenliği konusunun önemini, yerel ve milli çözümlerin ülkemiz adına geliştirilmesi gerektiğini gösteriyor. Bu bilgiler ışığında, Türkiye’deki Siber Güvenlik Sektörü ’nün durumu hakkında ne düşünüyorsunuz?

Hakan Uzun:Teknoloji ilerledikçe, siber güvenlik alanındaki tehditler de aynı oranda artıyor. Çünkü siber saldırganlar, teknolojinin en son noktasını kullanıyorlar. Onlara karşı mukavemet etmek için, sizin de teknolojinin geldiği yerde bulunmanız şart. Bugün akıllı televizyonlar hacklenerek kredi kartı bilgileri ele geçiriliyor, bu cihazlar birer dinleme aracına dönüştürülerek ortamdan ses kaydı yapılıyor. Ya da cep telefonları ve bilgisayarların kameralarından görüntü kaydı alınıyor. Günümüzde hacker’lar özellikle sağlık alanında da faaliyet göstermeye başladılar. Covid-19’un ilk günlerinde hastaneler ve sağlık kuruluşları yoğun mesai yapıyordu, Türkiye’de ve dünyada özellikle fidye saldırıları noktasında büyük bir patlama yaşandı bu alanda. Bunun yanında artık kişinin kalp pilinden evde internet bağlantısı da olan solunum cihazına kadar birçok ürüne siber saldırı düzenlenebiliyor. Hatta hastalara uzaktan fazla ya da eksik ilaç veren siber saldırganlar bile oldu.  Nesnelerin interneti birçok fayda sağlamasına karşın veri güvenliğive bunların işlenmesi, oldukça önemli konuların başında geliyor. Siber güvenlik sektörü olarak bizler yoğun bir çaba içindeyiz. Geçen yıl dünyada 62 milyonu aşkın siber saldırı oldu. Türkiye’de 2021 yılında gerçekleştirilen siber saldırı sayısı 1 milyon 700 bini geçti. Rakamlar gösteriyor ki, siber saldırı her an yaşanıyor ve büyük bir tehlike arz ediyor. Bundan ötürü de sektörümüzün gelişimini ve büyümesini sürdürmesi gerekiyor.

CyberMag: Ulusal güvenlik açısından siber güvenliğin önemi nedir?

Hakan Uzun: Siber güvenlik sadece e-ticaret şirketlerinin, ihalelere katılan büyük holdinglerin ya da milyonlarca kredi kartı ve hesap bilgisinin yer aldığı finans kuruluşlarının sorunu değil. Bugün konvansiyonel savaşlar kadar, siber savaşlar da yapılıyor. Ve çoğunu halk bilmiyor bile. Bir ülkenin hidroelektrik santrallerinden, savunma sistemlerine, hastanelerinin data bankasından, telekomünikasyon alanına kadar pek çok kritik noktada siber saldırılar yapılır ve bunlar artarak devam ediyor. Saydığımız konular arasında özellikle ulusal güvenlik için savunma sanayii büyük bir ağırlığı işaret ediyor. O ülkenin savunma sanayii güçlüyse, bu şirketlerin bilgilerini güvenle saklaması, yeni ürünlerinin rakip firmalara sızmaması ve düşman devletlerce ele geçirilmemesi ile mümkün. O nedenle de savunma sanayii alanında her türlü verinin özenle korunması gerekir. Bunun yanında mevcut koruma ve savunma sistemlerinin dışardan hiçbir müdahale ile bir saldırı silahına dönüşmemesini sağlamak önemlidir. Bu noktada her şeyin sizin kontrolünüzde olması, hackerler tarafından saldırıya uğramaması ya da anında müdahale edilmesi gereklidir. Bir ülkenin kara, hava ve deniz savunması, yerel kolluk gücü ve istihbarat teşkilatı en önemli stratejik noktalarını oluşturur. Buna hükümet yazışmaları ve toplantılarını da eklerseniz, siber güvenliğin alanının ulusal güvenlik noktasında ne kadar genişlediğini görebilirsiniz. Teknoloji ilerledikçe gelişen bu tehditlere karşı sadece saldırı olduğunda değil, olmadan önce tehditleri bertaraf edecek şekilde uygun personel ve hizmet anlayışı ile 7/24 tetikte olmak ve gereğini yapmak, biz siber güvenlik sektörünün elinde. Sizin ne kadar yetişmiş elemanınız varsa o derece bu saldırılara karşı başarı ile karşı koyma şansınız artar.

CyberMag: Yapmış olduğumuz araştırmalara göre, internet yoluyla işlenen suçlarda artışlar var. İnsanlarımız da açık bilgi ortamlarına çok istekli. Bu durumu neye bağlıyorsunuz? Gerekli çözüm önerileriniz nelerdir?

Hakan Uzun: Bu yolla işlenen suçlar gerek siber saldırılar, gerek tehdit, gerek hakaret günümüzde hayli artış gösteriyor. Çünkü yaşam dijitalleşiyor. Türkiye’de kullanıcıların adres, kimlik, telefon başta olmak üzere kişisel verilerini sosyal medyada ve kendilerinden istenilen fakat yasal olarak bir zorunluluk bulunmayan şirketlere ve kuruluşlara vermesi büyük bir siber güvenlik açığını doğuruyor. Türkiye’de internet kullanıcı sayısı 60 milyona yaklaştı, günde 8 saatten fazla internet başında oyun oynuyor, film izliyor ya da çalışıyoruz. Bu süre zarfında da bilerek ve bilmeyerek, bizi zor durumda bırakacak birçok kişisel veriyi de paylaşmış oluyoruz. Öncelikle kişiler sosyal medya hesaplarını güvenlik altına almalı, bunun için büyük ve küçük harfin, sayıların ve özel işaretlerin bulunduğu kolay kırılamayan şifreler tercih etmeliler. Ardından tüm aile bilgilerini tek kaynaktan ve herkese açık şekilde paylaşmamalılar. Bilgisayar ve telefonları için mutlaka siber güvenlik programları kullanmalılar. Uzmanların onlara yönelik siber güvenlik önerilerini dikkate almalılar. Bilmedikleri adreslerden gelen ve video eklentileri olan içerikleri açmamalılar.

CyberMag: DNSSense olarak siber güvenlik alanında, kurumsal çalışmalar yapıyor musunuz? Devlet kurumlarının bilgi ve belgeleri yeteri kadar korunuyor mu? Ya da kamusal anlamda bir güvenlik çözümü arıyor musunuz?

Hakan Uzun: DNSSense&Roksit olarak Türkiye’de bugün aralarında devlet kurumlarının da olduğu 120’den fazla kuruluş ile çalışıyoruz. Çok önemli ve hayati değere sahip bu kuruluşların her türlü siber tehditten arınması konusunda titizlikle faaliyet gösteriyoruz, bunu da sahip olduğumuz bilgi birikimi, tecrübe ve özel ürünlerimizle sağlıyoruz. Devlete ait kurumlara yönelik hem ülkemizdehem de dünyada siber tehditler daima vardı, yarınki tehditler bugünkünden daha az olmayacak. Bu bilinçle hareket ediyoruz. Hem devletin kendi ekiplerininhem de bizim gibi hizmet satın alınan birimler tarafından sıkı bir koruma kalkanı olduğunu biliyoruz ve her geçen gün bunu daha da üst seviyeye taşımak için uğraşıyoruz.

CyberMag: DNSSense Türkiye’nin yapmış olduğu çalışmalardan biraz bahseder misiniz? Kritik altyapılarımızı korumak adına neler yapıyorsunuz ve bu çalışmalarda neleri amaçlıyorsunuz?

Hakan Uzun: Bugün özel çözümler ve ürünler geliştiren 22 kişilik bir çalışma ekibimiz var. Sektörde 7 yıldır varlığını sürdüren DNSSense olarak DNS tabanlı güvenlik çözümleri üretiyoruz. Bulut tabanlı ve /veya on-site koruma ile şirketlerin ağ içinde ve ağ dışında güvenli şekilde internete bağlanmasını sağlıyoruz. DNS görünürlüğü ile şirketin ağındaki kötü niyetli trafiği algılıyor, bu trafiğin hangi uç nokta cihazlarından kaynaklandığını açığa çıkarıyoruz. Şirketin güvenlik çözümlerinin ne derecede koruma sağladığının detaylarını ortaya çıkarıyor ve bu açığı çözümlerimizle kapatıyoruz.

Yapay zeka teknolojileri ile desteklediğimiz domain bazlı siber tehdit istihbarat servisimiz şu an Dünya’da uluslararası rakiplerine göre bu alandaki en gelişmiş çözüm olduğunu rahatlıkla söyleyebiliyoruz.

CyberMag: Bir siber saldırıyı tespit etmenin 100 ila 200 gün sürdüğü tahmin ediliyor. Tespit zamanının en aza indirilmesi, saldırılardan doğacak zararı minimize etmek, oluşacak risklerin önüne geçmek ve müşterileri korumak adına alınması gereken tedbirler nelerdir?

Hakan Uzun: Her siber tehdit kullandığı yöntem, onu kullanan kişi ve gerçekleşme zamanı ile kendine has bir özelliği içerir. Aynı tehdit yöntemini, birden fazla kişi pek çok farklı şekilde yöneltebilir. Bu noktada yapılması gereken 360 derece siber güvenlik yaklaşımı ile şirketinizin güvenlik altyapısını oluşturmak. Ne yazık ki tek bir çözüm ile bu güvenliği sağlamak çok mümkün değil. O sebepten birbirleriyle haberleşen, farklı protokol ve katmanlarda çalışan güvenlik çözümlerini birlikte kullanmak büyük önem teşkil ediyor.  DNSSense olarak şirketlerin en temel network katmanı olan DNS katmanında siber güvenlik çözümlerimizi sunmamız müşterilerimize ilk seviyede saldırıların karşılanması ve tespit edilmesi açısından hayati önem taşıyor.

Bunun yanında şirketlerin siber güvenlik saldırılarını tespit ve buna reaksiyon vermeleri için çok önemli olan SoC ekiplerine nokta atışı siber güvenlik tehdit istihbaratı sağlamak çok kritik. Bu noktada DNS trafiklerinin filtrelenmiş, içerik bilgilerinin zenginleştirilmiş, bu trafiklerin zararlı olanlarının açığa çıkarılmış halde Siem çözümlerine ve SOC ekiplerine aktarılması bizi diğer siber güvenlik çözümlerinde ayrıştıran ciddi farklardan birtanesidir.

CyberMag: Yeni nesil uç nokta güvenliği ve bulut güvenliği alanında geliştirmiş olduğunuz birçok ürün ve çözümleriniz bulunmaktadır. Önemli gördüğünüz birkaç çözüme değinir misiniz?

Hakan Uzun: Çözümlerimizin ana bileşenlerinden birtanesi Cyber X-Ray adını verdiğimiz domain bazlı siber tehdit istihbarat servisi. Bu çözümümüzü makine öğrenmesi, yapay zeka, büyük veri vb. en son teknolojileri kullanarak geliştirdik ve geliştirmeye devam ediyoruz. Bu alanda faaliyet gösteren uluslararası rakiplerimizin bir adım önündeyiz. Her gün bütün dünyadaki interneti 7/24 tarayarak istihbarat servisini bu derecede güncel tutan ve yüksek doğrulukta sınıflayan başka bir siber güvenlik şirketi bulunmuyor. DNS katmanında güvenliği sağlarken bu eşsiz istihbarat servisimizden de faydalanıyoruz.

CyberMag: Göremediğiniz tehditleri durduramazsınız. En gelişmiş tehditleri hızlı bir şekilde görünğr hale getirerek tespit etmek ve durdurmak için oluşturduğunuz çözümden de bahsedebilirmisiniz?  Kullanıcılardan umduğunuz geri dönüşleri alabiliyor musunuz?

Hakan Uzun: DNS katmanı belirttiğim gibi şirketlerin networklerinin en temel katmanıdır. DNS tabanında saldırıları tespit etmek ve görünür kılmak hayati derecede önemli ve öncelikli bir siber güvenlik yaklaşımıdır.

DNSSense olarak şirketlerin hiçbir altyapısına, topolojisine dokunmadan DNS trafiklerini analiz eden, bu trafiği görünür hale getiren, bu trafiği okunur hale getirebilen ve zenginleştiren ve buradaki zararlı trafiği ortaya çıkaran çözüme sahip dünyadaki tek şirketiz. Bu çözüm aynı zamanda bu zararlı trafiğin hangi uç nokta cihazından ve hangi prosesinden kaynaklandığını görünür yapan eşsiz bir özelliğe daha sahip. Bunu da ağdaki hiçbir cihaza ajan kurmadan gerçekleştirebiliyoruz.

Geliştirdiğimiz Siem ve EDR entegrasyon çözümlerimizle bu çözümümüze ekstra katma değerler katıyoruz.

Bu çözümümüzü kullanan tüm müşterilerimiz çok memnun ve oldukça olumlu geri dönüşler alıyoruz.

CyberMag: 2021 yılında organizasyonların %50’den fazlası, bir güvenlik ihlalinin ardından kamu denetimiyle karşı karşıya kaldı. Operasyonlar ve finans sistemleri en çok etkilenen unsurlar olurken, bunları marka itibarı ve müşteri güveni takip etti. Saldırı deneyimleyen organizasyonlar için bu durum azımsanamayacak kadar etkili olmuştur:

  • İhlal yaşayan organizasyonların yüzde yirmi ikisi müşteri kaybetti – bunların yüzde 40’ı, müşteri tabanlarının yüzde 20’sinden fazlasını kaybetti.
  • Söz konusu organizasyonların yüzde yirmi dokuzu gelirlerinin yüzde 20’sinden fazlasını kaybetti.

Dolayısıyla kurumların maruz kalmış olduğu saldırılar çok ciddi itibar kaybına neden olmaktadır diyebilir miyiz? Çözüm olarak farkındalık eğitimleri ve bilinçlendirme çalışmaları sizce yeterli mi?

Hakan Uzun: Siber saldırıya uğrayan, müşterinin finans ve adres bilgilerini hackerlara kaptıran şirketler tabii ki büyük itibar kaybına uğramaktalar. Günümüzde şirketler kaybettikleri paraları kısa sürelerde telafi edebilir ama itibarlarını aynı hızla geri alamazlar. O nedenle de saldırıya uğramamak ya da bunu asgari hasarla atlatmaya dönük çalışmaların hızla hayata geçirilmesi gerekir. Bizim gibi şirketlerden alınan hizmetin yanı sıra, şirket içi eğitimlerinin de verilmesi, personellerin siber güvenlik konusunda bilinçli hale getirilmesi gayet önemli. Bugün birçok şirket profesyoneller vasıtasıyla siber güvenlik eğitimleri düzenliyor ve çalışanlarını bilgilendirmeye uğraşıyor. Buna salgın biraz olumsuz etki yapmış olsa da, ilerleyen dönemde kaybedilen zamanın da telafi edilmesiyle beraber çalışanların bu konuda daha bilinçli ve tecrübeli olacağını düşünüyorum.

CyberMag: Yeni teknolojiler geliştirebilmek için Türkiye’nin izlediği politikaları okuyucularımıza değerlendirebilir misiniz? Gelişmiş ülkelerde inovasyonu kolaylaştırmak ve yeni teknolojilerin önünü açabilmek adına ne gibi çalışmalar yapılıyor, politikalar izleniyor?

Hakan Uzun: Türkiye yeni teknolojiler konusunda daha önce de değindiğimiz gibi, Ar-Ge konusunda önemli teşvik ve hibeler sağlıyor. Bunun yanında teknoloji şirketlerinin kuruluş ve çalışmasına dönük de yine Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın sağladığı çeşitli bürokratik hızlı işlemler söz konusu. Yatırım konusunda Türkiye 6 bölgeye ayrıldı ve hepsine değişik teşvikler veriliyor. Bunun yanında çeşitli yer tahsisi ve farklı vergi istisnaları da söz konusu. Yine teknoparklar, teknokentlere dönük birçok yatırım ve üretim hibesi teşviki de sağlanmaya devam ediliyor. Dünyada teknolojiye yönelik eğilim büyük bir hızla sürüyor. ABD’de Silikon Vadisi başta olmak üzere, Çin, Almanya, Fransa, İngiltere, Japonya gibi ülkelerde teknoloji şirketlerinin önemli destekler aldığını söylemek mümkün. Tabii bunlar ülkelere kattıkları değerlere ve ihracat potansiyellerine göre çeşitleniyor. Bazen yüz binlerce, bazen de milyarlarca dolarlık farklı tutarlarda çeşitli devlet yardımları gerçekleştirilebiliyor. Türkiye de önüne koyduğu ihracat hedefleri ve teknoloji üssü olma yolunda önemli adımlar atıyor, hem devlet hem de özel sektör işbirliği ile bu yolun da kısa zamanda alınacağına ilişkin inancımız tamdır.

CyberMag: CyberMag, siber dünyadaki riskler ve siber güvenlik konusuna odaklanmış Türkiye’nin ilk basılı ve elektronik dergisi olarak farkındalığı artırmayı ve insanları bilgilendirmeyi amaç edinmektedir. Bu amaçla yola çıkan ve yayın hayatına 5 seneyi aşkın bir süredir devam eden CyberMag hakkında düşünceleriniz nelerdir?

Hakan Uzun: Bu alanda büyük bir boşluğu doldurmakla kalmayıp, bize sektörümüze ilişkin özel haberleri sağlayan CyberMag gazetecilik alanında önemli bir işlevi üstleniyor. Başarılarının devam etmesini diliyorum.

 

 


İlginizi Çekebilecek Yazılar





İletişim | Gizlilik | Kullanım Koşulları