Kuşak Farkını Gidermek: Teknoloji Şirketleri Farklı Gizlilik ve Siber Güvenlik Yaklaşımlarına Nasıl Yanıt Vermeli?



Kuşak Farkını Gidermek: Teknoloji Şirketleri Farklı Gizlilik ve Siber Güvenlik

Yaklaşımlarına Nasıl Yanıt Vermeli?

Kaspersky Lab Global Satışlardan Sorumlu Başkan Yardımcısı Maxim Frolov

Farklı dünyalar

Teknolojideki gelişmeler dünyayı küçülttü ama kuşaklar arasındaki fark genişlemeye devam ediyor. Yaş grupları arasındaki yaşam tarzı, değerler ve alışkanlıklardaki farkları daha önce hiç bu kadar büyük olmamıştı. Farklı kuşakların teknoloji ve siber güvenliğe bakış açıları da bir o kadar farklı.

Teknoloji olmadan büyüyen son nesil olan X Kuşağı yeni teknolojilere genellikle ihtiyatlı yaklaşıyor ve yavaş ayak uyduruyor. İnternet üzerindeki verilerine ve finansal işlemlere daha çok dikkat gösteriyorlar. Y Kuşağı ise genellikle kullandıkları teknolojilerin güvenli olduğunu varsayıyor. Bu gruba dahil olanların %80’i verilerinin güvenliği için kurumlara ve şirketlere güveniyor. İnternet çağında doğan Z Kuşağı ise teknolojiye sezgisel olarak uyum sağlıyor, açık ve özel yaşamlarını kolayca ayırabiliyor. Bu yüzden hayatlarının %25’ini ekran karşısında sosyal medya hesaplarından fotoğraf paylaşarak geçiriyorlar. Bu gruptakilerin %81’i paylaştıkları içerikleri görebilecek kişileri kısıtlamak için gizlilik ayarlarını kullanıyor.

Teknoloji ve özel yaşam konusunda bu kadar farklı davranışlar sergilenirken, dijital hizmetler, cihazlar ve siber güvenlik sunan teknoloji şirketleri bu korkuları aşmak, müşterilere değer sağlamak ve ürünlerini uygun bir şekilde hazırlamak için neler yapmalı?

Güvenliğin üç katmanı

Tüketici davranışları söz konusu olduğunda kuşaklar arasında birçok benzerlik var. Hangi kuşaktan olursa olsun herkesin şu üç standart güvenlik katmanı ihtiyacının giderilmesi gerekiyor.

İlk sırada cihazların güvenliği yer alıyor. 21. yüzyılda herkes cihaz güvenliği konusundan haberdar. Genç nesiller kendilerini temel tehditlere karşı koruyacak yeterli bilgiye sahip. Daha yaşlı nesiller ise PC, Mac ve mobil işletim sistemleri için anti virüs yazılımlarına güveniyor.

İkinci sırada ise para güvenliği geliyor. Ödeme yöntemlerinde yaşanan değişiklikler paramızı korumayı zorlaştırdı. Yalnızca cebimizdeki nakit parayla ödeme yaptığımız günler geride kaldı. Bugün en popüler ödeme yöntemlerinin başında banka ve kredi kartları geliyor. İnsanların %81’i bu yöntemleri kullanarak internet üzerinden alışveriş yapmış. Elektronik cüzdanların (PayPal gibi) ve kripto para birimlerinin popülerliği da giderek artıyor.

Son olarak verilerin kendi güvenliğini sağlamak gerekiyor. Yüksek profilli veri sızıntıları düzenli bir şekilde gerçekleşmeye devam ediyor. Verilerin kendisi artık alınıp satılan şeyler haline geldi. Veri gizliliği konusunda endişeler hiç bitecek gibi değil. Örneğin Facebook yakın zaman önce yaşanan veri güvenliği skandalının üzerine, saldırganların uygulamada bulunan ‘başkasının gözünden gör’ özelliğindeki bir açık sayesinde 50 milyon kullanıcının hesabına eriştiğini itiraf etmek zorunda kaldı. Yapılan araştırmalar, bu yıl dark web üzerinde çalıntı verilerin değerinin büyük oranda arttığını gösteriyor. Bunlar arasında en değerlileri ortalama 250 dolar fiyatla banka kartı verileri olurken, Amazon’a giriş bilgileri ise 30 doların üzerinde fiyatla alıcı buluyor.

Güven sorunu

İster evde ister ofiste, bir teknolojinin gerçekten dönüştürücü olabilmesi için kullanıcının günlük yaşantısını iyileştirecek kullanışlı bir deneyim sunması gerekiyor. Ancak her kuşaktan insanlar daha güçlü güvenlik talep ederken güven de önemli bir değer haline geliyor. Günümüzde tüketici davranışlarını, teknoloji markasının müşterisi için en iyisini sunup sunmaması belirliyor.

Yeni bir hizmet veya inovasyonun ayakta kalıp başarıya ulaşabilmesi için her kuşaktan insanda güven oluşturması şart. Güvenilir itibar yakalayan kurumların tercih edilme ve ürün satabilme ihtimali çok daha fazla.

Bölümlere ayrılmış bir yaklaşım ve dengeyi korumak

Farklı kuşaklar arasında farklı güvenlik yaklaşımları olduğunu kabul edersek, kurumlar hizmetlerini buna göre mi belirlemeli? Bu sorunun cevabı hem evet hem de hayır. Pazarlama stratejinizi tamamen yaşa göre belirlememelisiniz. Bölümlere ayrılmış bir yaklaşım her zaman tavsiye edilir. Bunu farklı kişilikler belirleyerek yapabilirsiniz. Örneğin Y Kuşağındaki herkes aynı değildir. Biri bir muhasebe şirketinde orta düzey yönetici olan bekar biriyken diğeri senfoni orkestrasında çalan evli ve iki çocuklu bir kişi olabilir.

‘Dijital ofis çalışanları’ veya ‘lise öğrencileri’ gibi beş tane hedef kitlesi belirleyen bir şirket düşünün. Bu yalnızca buz dağının görünen kısmıdır. Bu beş grubun her biri yaklaşık on ayrı bölüme ayrılır. Bölümlere ayrıldıktan sonra bu kitlelerde 10-15 farklı kişilik yer alabilir. Bunlar zengin aileden gelen ve en gelişmiş cihazlara ulaşabilen bir çocuk veya tüm ailenin BT işlerinden sorumlu bir genç teknoloji meraklısı olabilir. Bu yüzden kurumlar pazarlama iletişimi planlarını yaparken yüzlerce ayrı kişiliği göz önünde bulundurmalıdır.

Müşteriyle iletişim kurma yolları kurarken, her küçük grup için farklı kullanım senaryolarını vurgulamak ve ürünün alışkanlık ve ihtiyaçları nasıl karşıladığını göstermek gereklidir. Kurumlar müşteri yolculuğunun olası rotasına dikkat etmeliler ki onlarla etkili bir şekilde iletişime geçebilsinler. Geleneksel satış hunisi şeklinde bir müşteri yolculuğu bu tür bölümlere ayrılmış bir yaklaşımda uygulanmaz. Böyle bir yaklaşımın çok boyutlu olması ve yüzlerce katmandan oluşması gerekir. Anlık mesajlaşma uygulamaları gibi yeni dijital iletişim kanalları ve yeni çıkan pazarlama araçları buna yardımcı olabilir. Bu dijital odaklı satış yaklaşımı için yatırım ve süreçlerin yeniden organize edilmesi gereklidir. Ancak, bu sayede şirketler giderek daha rekabetçi hale gelen pazarlarda başarıya ulaşabilir.

Kuşaklar ve onları çevreleyen teknolojiye ve gizlilik sorunlarına yaklaşımları arasında fark olduğu bir gerçek. Ancak ilk anda düşünülenden daha fazla ortak nokta da bulunuyor. Kullanıcılar farklı sorunlara farklı şekilde yaklaştığından, herkese uygun bir çözüm bulmak pek mümkün değil. Ancak bu farklılıkların temelinde yalnızca doğum yılının olduğunu düşünmek de yanlış. Herhangi bir alanda teknoloji üretip satan şirketler tüm hedef kitleler için kullanıcı deneyimi ve bireysel değerler gibi unsurlar arasında denge kurmalı.

 


İlginizi Çekebilecek Yazılar





İletişim | Gizlilik | Kullanım Koşulları