DİJİTAL YOK OLUŞA KARŞI: SİBER BARIŞ


DİJİTAL YOK OLUŞA KARŞI: SİBER BARIŞ

Muharrem Tuncay GENÇOĞLU

Siber saldırıların günlük hayatımızın parçası olmaya başladığı ve küçük çaplı saldırıların sıradanlaşmaya başladığı bir dönemdeyiz. Bu dönemde dijital altyapıların yaygın ve yoğun olarak hayatımıza girdiği ve düşmanca, barışçıl olmayan amaçlar için kullanılacağının kaçınılmaz da olduğu aşikârdır. Dünya genelinde oldukça kompleks saldırılara şahit olduk. Özellikle Türkiye açısından bu durum oldukça ciddi bir hale gelmiştir. Çünkü en güncel olarak, 27 Ekim 2019, Pazar günü itibari ile yapılan siber saldırılardan Türk Telekom ve Garanti Bankası gibi iki büyük kurum ciddi şekilde etkilenmişti. Zira ülkemiz son dönemde siber saldırılara en çok hedef olan ülkelerin başında gelmektedir. Örneğin 2016 yılında ülkemize yönelik 9.000 civarında siber saldırı varken, 2019 yılında bu sayı 136.000’i geçmiştir. Dünya çapında siber güvenlik meselesi sadece belli siber saldırılarla sınırlı kalmayıp bu saldırıların kapsamlı bir siber savaşa dönüşmesi tehdidini de beraberinde getiriyor. Dolayısıyla coğrafi sınırların güvenliği ne kadar önemli ise elektronik sistemlerin ve buralarda saklanan verilerin güvenliği de o derece önemlidir. Güvenliğin en önemli bileşeni de barış olduğundan, siber savaş, siber terörizm ve siber suçların olumsuz algılarına karşılık olarak Siber Barış’ta oldukça önemli bir kavram olarak literatürde yerini almıştır. Bu nedenle siber uzayda barışçıl davranışlara dayalı bir savunma mekanizması oluşturmak için siber barışın kavramsal bir temelini oluşturup bu alanda katkıda bulunmak önem arz etmektedir.

Dünya Bilim Adamları Federasyonu son birkaç yıldır Siber Barış kavramını çalışmalarının merkezine koymuş ayrıca Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (International Telecommunication Union-ITU) de son zamanlarda yaptığı ve desteklediği çalışmalarla kavramı daha somut hale getirmek için çabalamaktadır. Uluslararası arenada siber güvenliğin sağlanması adına atılan işbirliği adımlarından biri de 2019 Kasım ayında imzalanan “Paris Call for Trust and Security in Cyberspace”(“Siber uzayda Güven ve Güvenlik için Paris Çağrısı”)dır. Çoğunluğunu özel sektör kuruluşlarının oluşturduğu anlaşmanın destekçileri arasında 67 devletin yanı sıra 139 uluslararası kurum ve sivil toplum örgütü de bulunuyor. Her ne kadar siber güvenlik alanında kapsamlı ve olumlu bir adım olsa da anlaşmayı ABD, Rusya, İngiltere, İsrail gibi siber güvenlik altyapısı güçlü ülkelerin imzalamamış olması, anlaşmanın deklarasyon niteliği taşıması ve yaptırım gücünün olmaması etkili olma hususunda soru işaretlerini beraberinde getirse de sivil toplumun meseleye dahil olması konunun geleceği için hayati önem taşımaktadır.

Siber barış alanında asıl dikkat çeken gelişmeler ise; siber alemde güvenliği sağlamak üzere kurulan vakıflar ve kuruluşların olmasıdır. Siber saldırı tehditlerine karşı geliştirilen inisiyatiflerin son örneklerinden biri de 2019 eylül ayında Cenevre’de kurulan Siber Barış Enstitüsü (Cyber Peace Institute)dür. Microsoft, Hewlett Vakfı ve MasterCard gibi teknoloji devleri öncülüğünde kurulan enstitünün temel amacı interneti daha dengeli ve güvenli bir alan haline getirmek. Her ne kadar adı geçen teknoloji devleri tarafından öncülük edilerek kurulmuş olsa da enstitü tamamen bağımsız bir yapıya sahip olup, “Herkes için daha güvenli bir çevrimiçi dünyaya doğru” sloganıyla yola çıkan enstitünün temel stratejileri arasında siber saldırıların sivil mağdurlarına yardım etmek, siber saldırıları soruşturmak ve analiz etmenin yanı sıra siber güvenlik alanında uluslararası kanun ve normların oluşturulmasını sağlamak yer almakta. Siber saldırılara karşı en savunmasız konumda bulunan sivillere destek vereceğini ilan eden enstitü alanda var olan bu ciddi boşluğu dolduracaktır.

Siber güvenlik konusunda çalışan sayılı kuruluşlardan biri de Hindistan menşeli Siber Barış Vakfı (Cyber Peace Foundation). Vakfın alandaki en aktif sivil toplum kuruluşu olduğunu söylersem yanlış olmaz sanırım. Vakıf farklı alanlarda yürüttüğü çalışmalar ile siber güvenlik alanındaki toplumsal girişim modeli olarak oldukça başarılı bir örnek. Genç bir girişimci olan Vineet Kumar öncülüğünde 2013 yılında kurulan vakıf Hindistan’ın yanı sıra uluslararası ölçekte çalışmalar yürütüyor, ayrıca politikalarını Birleşmiş Milletlerin Sürdürülebilir Kalkınma hedeflerini temel alarak üretiyor. Kumar, vakfın ana kuruluş amacını “devlet destekli siber saldırıların ve siber silahların yaygınlaşmasına karşı bir sivil toplum hareketi oluşturmak” olarak tanımlıyor.

Siber Barış İttifakı (Cyber Peace Alliance) ve Siber Barış Birliği (Cyber Peace Corps) vakfın en önemli inisiyatiflerinden ikisini oluşturmaktadır. Indiana Üniversitesi Ostrom Atölyesi, Siber Güvenlik ve İnternet Yönetişimi Programı ve Siber Barış Vakfı ortaklığında kurulan ittifak, siber barış ve siber güvenlik kavramlarına disiplinler arası bir bakış açısıyla bakmak ve çeşitli araştırmalar yapmak üzere kurulmuştur. Siber Barış Birliği ise vakfın gönüllülerinden oluşan bir ağ olup Kumar tarafından “Gönüllüler Taburu” şeklinde adlandırılıyor. Bu gönüllüler siber güvenliğe farklı alanlarda ihtiyaç duyan her yaştan insana yardımcı olmak için çalışıyor.

Bu girişimlere ilaveten; Microsoft öncülüğünde imzalanan Siber Güvenlik Teknoloji Anlaşması (Cyber Security Tech Accord) ve Siemens öncülüğünde başlatılan ve 2018 Münih Güvenlik Konferansı sırasında imzalanan Güven Şartı (Charter of Trust) gibi iki inisiyatif yine bu alanda atılan önemli gelişmeler arasında zikredilebilir.

Milletler, bir güven temeli oluşturarak ortaya çıkan siber silahlanma yarışını azaltmaya çalışmalıdır. Uluslararası toplum, örneğin, Avrupa Siber Suçlar Konvansiyonu ve bilgi altyapılarını daha güvenli hale getirecek bir dizi eylemi gerektiren siber güvenlik hakkındaki BM raporu ile bu yönde yararlı adımlar atmıştır.

Siber barış üzerine yapılan az sayıda da olsa akademik çalışmalara değinecek olursak;

Bloom ve Saveg çalışmalarında; tüm siber yetenekleri keşfederken aynı zamanda ulusal ve uluslararası riski azaltmaya odaklanmanın siber çatışmaya yönelik en iyi caydırıcılık yöntemi olacağını vurgulamışlardır. Akatyev ise; siber barışı koruma ihtiyacı üzerinde durmuş ve siber barışı koruma hedeflerini tanımlamıştır. Lynn, siber uzayın karmaşıklığını ve hızla değişen ortamını vurgulayarak siber barış için tehditlere koordineli ve hızlı yanıt vermenin önemine dikkat çekmiştir. Cahill,ve arkadaşları siber barışı korumanın bazı ilkelerini, olası uygulamaları ve teknolojileri analiz etmiştir. Kleffner ve Dinnis, siber barışı koruma operasyonlarında siber faaliyetlerin uluslararası yasal yönlerini incelemişlerdir. Şahin, alternatif bir kavram olarak siber barışı liberalizm ve gerçekçiliğin ışığında incelemiştir.

BARIŞ

Barış, ulaşılamaz bir hedef değildir; daha ziyade, diğerleriyle ilişkili olarak her bir bireyin hakları, yaşamları, refahı ve güvenliği arasında bir müzakeredir. Bu, zor kazanılmış bir savaş da değildir, çünkü o zaman başkasının iradesinin bir başkasına dayatılması olur ve bu barış değil zafer olur.

Genellikle barış kavramı hem olumlu hem de olumsuz açıdan anlamlandırılır. Olumlu açıdan; iyi bir yönetim, çatışmanın düzenli olarak çözülmesi, uyum, yumuşaklık ve sevgi anlamına gelir. Olumsuz açıdan ise; bir şeyin yokluğu, kargaşa, gerginlik, çatışma ve savaşın olmaması demektir. Olumlu siber barışa ulaşarak ve yapısal siber şiddet biçimlerini ortadan kaldırarak, bugün zorlu görülen sorunların çoğuna çözüm getirilebilir.

Barış ve barış kültürünün oluşturulmasında yalnızca güç kullanılmaması ve şiddet içermeme değil, aynı zamanda uluslararası arenada ortak bir dizi değerler, davranış biçimleri, yasalar, olumlu-dinamik-katılımcı süreçler oluşturulmalıdır. Ayrıca özgürlük, adalet, demokrasi, hoşgörü, dayanışma, işbirliği, çoğulculuk, kültürel çeşitlilik, diyalog, anlayış ve çatışma çözümünün teşvik edilmesi de oldukça hayatidir. Barışın üzerinde çokça durulan ahlaki unsurlarının yanında, herkesin ifade, fikir ve bilgi özgürlüğü hakkına saygı gibi barışın ön koşullarının dâhil olduğu bir siber bağlamın oluşturulması özellikle önemlidir.

Bu açıdan bakıldığında; siber uzayın "neye benzediğine" dair başka bir benzetme bulmak veya bireylerin ya da firmaların ne kadar "geri adım atabileceklerini" tartışmak yerine, siber uzayın yapısını, siber uzay içinde ve marifetiyle meydana gelebilecek şiddet türlerini incelemekle başlamak daha doğru bir yöntem olacaktır. Belki bu şekilde, sorunları kaynağında çözmeye başlayabiliriz. Siber Barış kavramıyla siber uzayın evrensel düzeninin kurulması temel ilke olarak amaçlanmaktadır. Fakat yine de temel bir tanımın yapılması gerekmektedir.

Ağustos 2019’da Dünya Bilim Adamları Federasyonu, siber alanda barış ve istikrarı sağlayacak belirli eylem ve yükümlülükleri belirleyen Erice bildirgesinden hareketle siber barışın temel operasyonel unsurlarını şu şekilde belirlemiştir;

1) Uluslararası hukukun kişilere garanti ettiği bilgi ve fikirlerin serbestçe dolaşımı siber alan için de geçerlidir. Kısıtlamalar yasal süreçte ve gerektiği kadar olmalıdır.

2) Gizlilik ve insan haklarına saygılı soruşturma iş birliğine dair yargılama ile ilgili hükümlerde dâhil olmak üzere, ortak bir siber davranış kuralı ve uyumlu küresel yasal çerçeve geliştirmek için tüm ülkeler birlikte çalışmalıdır.

3) Tüm kullanıcılar, servis sağlayıcılar ve hükümetler, siber alanın, özellikle, genç ve savunmasız kullanıcıların şiddete maruz kalacak veya sömürülmesine yol açacak şekilde kullanılmasını engellemek için çalışmalıdır.

4) Hükümetler, kuruluşlar ve bireylerde dahi olmak üzere özel sektör, uluslararası kabul edilmiş en iyi uygulamalar ve standartlara dayalı gizlilik ve güvenlik teknolojilerinden faydalanan kapsamlı güvenlik programlarını uygulamalı ve sürdürmelidir.

5) Yazılım ve donanım geliştiriciler, dayanıklılığı artıran ve güvenlik açıklarına karşı dirençli güvenli teknolojiler geliştirmek için çabalamalıdır.

6) Hükümetler, birleşmiş milletlerin küresel siber güvenlik ve siber barışı desteklemeyle beraber siber uzayın çatışma için kullanılmasını önleme çabalarına aktif olarak katılmalıdır.

Eğer siber barış kavramı ciddiye alınırsa, öncelikle barışı ihlal eden şeyin ne olduğunu tanımlamak için yasal bir çerçeve belirlenmeli, bu çerçevede devletlerin ilk siber saldırıyı gerçekleştirmeyeceklerini ve ülkelerindeki siber teröristleri ve saldırganları cezasız bırakmayacaklarını taahhüt etmelidirler. Ayrıca bu taahhütlerin arasına kritik ulusal altyapılara, özellikle temel insani ihtiyaçlara hizmet eden, saldırmama ve sınır ötesi veri ağlarının dokunulmazlığı da dâhil edilebilir. Ancak gerçekçi olmak gerekirse; siber barışı teşvik etmek için tasarlanan bu tür strateji ve ilkeler büyük olasılıkla siber savaş potansiyeline sahip ülkelerin sabotajına maruz kalacaktır. Diğer ülkeler açısından da güvensizlik oluşturacaktır. Bu noktada siber alanın sistematik olarak silahlanması, siber saldırı stratejilerinin geliştirilmesi gibi güncel raporlar incelendiğinde güven ortamı sorunludur. Bu yüzden siber barış, siber istikrar ve temel haklara katkıda bulunmak için kararlı uygulama eylemlerine ihtiyaç vardır.

Siber barış; saldırganlık, karşı saldırı ve misillemeden tamamen vazgeçilmezlik anlamına gelmemeli ancak uygulanabilir senaryoları incelemelidir. Burada anahtar kelime kısıtlama olmalıdır. İnsani ve sosyal olarak vazgeçilmez kritik altyapıların dikkatli bir şekilde korunmasını içeren, kontrol edilemeyen sonuçları önlemek için titiz, sürekli bir tehdit ve risk analizi yapılmalıdır.

Siber barışı da barışın her iki yönüyle de tanımlamak gerekir. Çünkü sadece çatışma ve savaşın olmamasıyla tanımlayamayız; sebebiyse bu unsurlar dijital alanda görülmezler. Bu nedenle siber barışta önce istikrarlı barış bölgesini tanımlamak gerekir. Barışın karşılıklı ve mutabakat temelinde sürdürüldüğü bölgeye denir ve bu bölgede barışı sağlamak için güvenli ve esnek sistemler oluşturulmalı ve sürdürülmelidir.

Şu an için siber alanda barış durumu mümkün görünmemektedir. Ancak aktörler arasındaki işbirliği ve güven arttırılabilirse istikrarlı bir barış ortamına doğru olumlu bir hava oluşturulabilir. Siber alanı stabilize etmek ve düşmanca eylemlerin olası etkilerini azaltmak için harekete geçilmelidir.

Siber barış sağlanabilir. Teknolojiyi insanoğlu yarattığına göre belirli sorunlara teknolojik çözümleri de yine insanoğlu kendisi bulabilir. Hatta insan kendi sorunlarına insani çözümler bulmaya muktedirdir. Siber güvenlik ve siber barış aynı madalyonun iki yüzüdür ve bu nedenle birlikte aranmalıdır.

Siber Barış

Sağlıklı bir huzur hali, düzensizlik veya rahatsızlık ve şiddetin olmaması üzerine inşa edilmiş evrensel bir siber uzay düzenidir.

Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (ITU) siber barışı kısmen “sağlıklı bir devlet durumu” üzerine inşa edilmiş “evrensel bir siber uzay” düzeni şeklinde tanımlayarak bu alandaki ilk çalışmaların bazılarına öncülük ederek çalışmalara ivme kazandırmıştır. Bu çalışmalardan hareketle siber barışı şu şekilde tanımlayabiliriz;

İnsan haklarına saygı duyan, internet erişimini en iyi uygulamalarla yayan, çok paydaşlı işbirliğini teşvik ederek yönetişim mekanizmalarını güçlendiren yeni bir siber güvenlik yaklaşımı ile siber savaş riskini azaltmaya zemin hazırlayan bir rejimdir.

Bu tanımdan hareketle; siber çatışma, suç ve casusluk tehditlerini karşılaştırılabilir seviyelere indirmeye yardımcı olmak, şirketler ve devletler için kuralları açıkça ortaya koyarak, küresel, adil ve sürdürülebilir güvenliği teşvik eden çok düzeyli bir rejim ağını ancak siber barış ile inşa edebiliriz.

Siber Barışı Sağlamanın Yolları

Yakın gelecekte siber savaşın ve çatışmaların tamamen önlenebileceği pek mümkün görünmemekle birlikte, çatışmaların olasılığını ve etkisini azaltmak, olumsuz barış durumundan istikrarlı barış durumuna geçmek mümkün olabilir. Şöyle ki;

  • Tüm paydaşlar birbirine bağlı olduğundan, saldırıda bir dereceye kadar kısıtlamaya yol açacaktır.
  • İnternet protokolleri yürürlükte olup geniş çapta kabul gördüğünden barışa katkısı olacaktır.
  • İnternet güvenliğini ve istikrarını artırmaya çalışan savunma kuruluşlarının varlığı uluslar üstü gruplar oluşturulmasında avantaj sağlayacağından barış ortamının oluşumuna katkı sağlayacaktır.

İstikrarlı bir barışın sağlanmasında saldırı yetenekleri de ayrıca caydırıcıdır. Zira saldırgan misillemeden korkar, savunma önlemleri başarılı bir saldırı olasılığının etkisini azaltır. İstikrarlı bir siber barışın en önemli iki bileşeni esnek güvenlik ve güvendir.

Teknik açıdan esnek güvenlik, dijital saldırıların olasılığını ve etkisini azaltmaya yardımcı olan en önemli faktördür. Bu faktörün etkisi ne kadar yüksek olursa, altyapı o kadar güvenilir olur. Güven, dijital alandaki aktörler için iş birliği anlamında önemli bir bileşendir. Güvenlik ve güvene dayalı olarak, devletlerin öncelikli saldırılarına karşı saldırı riskini dışlamak mümkündür. Çünkü istikrarlı barışı oluşturan protokoller, süreçler ve anlaşmalar mevcuttur.

Dünyanın siber savunma yaklaşımını değiştirmek ve siber alanda karşılaştığı zorluklara uygulanabilir çözümler sunmak için kritik kararlar alınmasının zamanı geldi ve geçiyor. Bu nedenle siber barış alanında tüm bireylerin bilinçlenmesi tüm sektörlerin çabasını gerektiriyor. Öte yandan siber saldırıların devletler tarafından araçsallaştırılmasının önüne geçecek, uluslararası ve bağlayıcı nitelikte hukuki düzenlemelere ihtiyaç duyulduğu da aşikârdır. Bunun gerçekleşebilmesi adına gerekli baskı araçlarını oluşturmak açısından sivil topluma oldukça önemli görevler düştüğünü özellikle belirtmek istiyorum.

Siber barışı sağlamak ve sürdürmek, bir siber savaşa başlamak kadar zorlu olabilir. Çünkü siber barışı tanımlamak ve teşvik etmek göründüğü kadar kolay bir iş değildir. Ancak tüm paydaşlar yapıcı bir diyaloğa girerek, yönetişime farklı yaklaşımların uyumlu hale getirilmesi ve internet egemenliği ile özgürlük arasında hem insan haklarına saygı duyan hem de hayati sistemleri güvence altına alan bir noktaya ulaşmak için kritik öneme sahip olan birlikte çalışma ortamını sağlamalıdır. Ancak bu girişimlerle siber barış için zemin hazırlayarak siber savaşı başlamadan durdurabiliriz.

SİBER BARIŞI KORUMA

Siber Barışı Koruma, siber uzayda gittikçe artan sayıda insanı korumak, siber çatışmaların tırmanmasını önlemeye yardımcı olmak için devletlerarasında bilgili tahkim sağlamak ve güven ve açıklık oluşturmaya ve sürdürmeye yardımcı olmak için gereklidir.

Siber Barışı Koruma, siber çatışmanın önlenmesi, hafifletilmesi, sonradan sınırlandırılması ve çatışmanın hafifletilmesi ve sivil güvenliğe odaklanan rehabilitasyon olarak tanımlanmaktadır.

Siber Barışı Koruma, temel amacı sivilleri korumak için uluslararası yasalara ve anlaşmalara uygun olarak çevrimiçi güvenlik ve güvenliği teşvik etmek için çalışır. Siber uzaydaki olası tehditlerden etkilenen siber ve fiziksel alanlarda kalıcı barış koşullarını sürdürmek için bir çerçeve ortaya konulmalıdır. Barış koşullarının farklı aşamalarında belirli roller tanımlanmalıdır.

Siber Barışı Korumanın her rolü, bir çatışmanın üç farklı aşamasında, çatışma olmaması, çatışma sırasında ve çatışma sonrasında, siber uzayın emniyetine ve güvenliğine katkıda bulunabilir. Şöyle ki; herhangi bir çatışma olmadığında potansiyel tehditlerin izlenmesi. Çatışma sırasında siber saldırıların yayılmasının durdurulması ve son önlem olarak karşı saldırılarla yanıt veren siber silahların oluşturulması şeklinde açıklanabilir [8].  Roller, amaçlar ve fonksiyonları arasındaki ilişkiler aşağıda gösterilmiştir (Şekil 1).

Şekil 1. Siber barışı korumada çatışmanın farklı aşamaları ve aralarındaki ilişkiler

BM barışı koruma operasyonunda gerçekleştirilen genel olarak on bir farklı faaliyet olduğunu söyleyebiliriz [12].  Bu faaliyetler aşağıda ki şekilde gösterilmiştir (Şekil 2). Barışı koruma operasyonları, BM'nin bu görevi yerine getirdiği pratik önlemdir ve barışı koruma harekâtı oluşturmanın gerekçesidir. Siber savaş uluslararası barış ve güvenliği tehdit ediyorsa, BM’nin barışı koruma görevi yapması gereklidir.

Şekil 2. Barışı Koruma Faaliyetleri

Siber barışı korumanın gelecekte gerekli olacağı aşikârdır ve siber barışı korumanın ne anlama geldiğini tanımlamak artık önemlidir. Barışı korumanın nasıl tanımlanacağı sürekli bir tartışma kaynağı olduğundan, bu basit değildir. İşi basitleştirmek için BM’in yapmış olduğu tanımı alabiliriz; "Çatışmanın durdurulduğu yerlerde kırılgan olsa da barışı korumak ve barışı sağlayanların ulaştığı anlaşmaların uygulanmasına yardımcı olmak için yapılan eylem".  

Siber Barışı Korumanın Zorlukları

Siber barışı korumada bir dizi zorlukla karşı karşıya kalınacaktır. Ancak hem teknik hem de politik açıdan zorlukları göz önünde bulundurmak gereklidir. Direniş potansiyelinin ve bunun üstesinden nasıl gelineceğinin daha fazla araştırılması değerli olacaktır.

Gereken sayıda barış gücü sağlamak kendi başına bir zorluktur. Bugünün BM operasyonları, tam zamanlı BM personeli ve BM üye devletlerinden asker ve uzmanların katkılarıyla gerçekleştiriliyor. Ancak özel sektörden ve gönüllü kuruluşlardan siber güvenlik uzmanları gibi kaynakları da değerlendirmek gereklidir.

Muhtemelen daha pek çok engel vardır. Gerekli ve uygulanabilir olduğu sonucuna varılan her bir faaliyetin, ek engellerin nerede olduğunu ve bunların nasıl çözüleceğini keşfetmek için daha ayrıntılı olarak araştırmaların yapılması gerekir.

SONUÇ VE ÖNERİLER

Çatışma riskini azaltmanın ilk adımı olarak, her ülke, saldırıya maruz kalma durumlarının dâhili bir değerlendirmesini yapmalıdır. Bu, Kritik Altyapı Alanlarının kapsamlı ve açık bir şekilde incelenmesini gerektirir. İkincisi, donanım ve yazılımın güvenliğini artırmak için adımlar atmalıdırlar. Üçüncüsü, özellikle kriz zamanlarında bilgi paylaşmak ve davranış normları oluşturmak için diğer ülkelerle birlikte çalışmaları gerekir.

Siber barış, silahsızlanma yoluyla değil, her rakip ülkenin saldırı ve savunma kapasitesinin modernizasyonu ile birlikte risk azaltma yoluyla sürdürülebilir. Statükoyu korumanın kendi çıkarlarına olduğuna inanan kuruluşlar ve bireyler, siber riski azaltmanın önünde önemli engeller oluşturacaklardır. Bu örgütsel ve bireysel direnişin üstesinden gelmek için yenilikçi mekanizmalar gerekecektir. Bu mekanizmaların, af, topluluk, iç şeffaflık, eskrim, rekabet, küreselleşme, uygulama ve uluslararası normlar gibi davranış ilkeleri etrafında organize edilmesi, siber uzayı güvenli hale getirmede gereken değişiklik için iyi bir model olacaktır. Bu model geniş kapsamlı bir işbirliği gerektirdiğinden devletler doğrudan sorumlu tutulmalıdır.

Siber barışı koruma, oldukça zor bir konudur, ancak siber uzayın terör, casusluk ve savaş gibi faaliyetlere ev sahipliği yapması pratik bir çözüme duyulan ihtiyacı ortay koymaktadır. Siber Barışı Koruma hala yeni ve denenmemiş bir fikirdir. Gelecekteki çalışmalar potansiyel paydaşlardan gelen geri bildirimlere şekillenmelidir.

 Bugün siber barışı korumaya ihtiyaç duyulmasa da, siber savaş daha yaygın hale geldikçe yakın gelecekte buna ihtiyaç duyulacağı açıktır. Barışı korumak için siber uzayda faaliyet gösterme, giderek artan bir zorunluluk olacağından resmi, özel ve gönüllü kuruluşlar daha aktif rol almalıdırlar.

Kaynak: Turkish Journal of Science & Technology, 16(2), 245-250, 2021.

https://dergipark.org.tr/en/pub/tjst/issue/64916/970262

 

M.Tuncay GENÇOĞLU

Doç. Dr.

Fırat Üniversitesi


İlginizi Çekebilecek Yazılar







İletişim | Gizlilik | Kullanım Koşulları