YENİ NORMALDE YOLUMUZU BULMAK


YENİ NORMALDE YOLUMUZU BULMAK

Salgının etkisi ile davranış eğilimlerimizde değişiklikler olmaya, tabiri caiz ise duygularımızda paranoya gelişmeye başladı. Bu paranoya ya sebep olan davranış eğilimimizdeki değişim   “Güven Kaybı” kavramını hayatımıza soktu. Bir Sisteme, devlete, sağlığa, diğer insanlara olan güvenin sarsılması nedeniyle hızlı ve doğru odaklı tesis edilen güven her zamankinden daha da önemli hale gelmiş durumda. Korona salgını nedeniyle insanlar, markalar ve organizasyonların görünmez bir tehdit taşıyabileceği yönündeki algı artarken yaşanabilecek ikinci bir dalganın güven sorununu daha da derinleştireceği öngörüsü abartı olamaz diye düşünüyorum.

Güven = Şeffaflık + İlişki + Deneyim şeklindeki basit formül birçok araştırmada kullanılan bir araçtır. Burada değişkenler bireylerin ve organizasyonların hem kendi içlerinde hem de birbirlerine duydukları güven unsurlarını şekillendirir.

Güven, şeffaflık ile başlar; bildiklerimizi söylemeyi ve bilmediklerimizi kabul etmeyi içerir. Güven aynı zamanda ilişkilerin bir fonksiyonudur; organizasyonumuz ile çalışanlarımız, müşterilerimiz ile ekosistemimiz içinde birbirimizi tanıyarak ilişki geliştiririz. Aynı zamanda söylediklerimizi, vaatlerimizi güvenilir bir şekilde yapıp yapmadığımızı da ölçer. İçinden geçmekte olduğumuz belirsizliğin arttığı bu dönemlerde, beklenmedik durumları yönetme yeteneğine sahip olan ve tüm paydaşların ihtiyaçlarını mümkün olan en iyi şekilde dikkate alma konusunda insiyatif alan liderlere ve onların yönetimindeki organizasyonlara olan güven doğal olarak artacaktır. İşte tam bu nokta da yukarıdaki güven formülünde yer alan tüm değişkenleri, yeni normalin getirdiği tamamen sayısal süreçler aracılığı ile düzenleyen bir yandan veri bütünlüğü ve tam izlenebilir denetim sağlarken, diğer yandan da bilinen ya da bilinmeyen taraflar arasında ve aracı olmadan iş yapmak ve bilgi alışverişinde bulunmak için eş zamanlı olarak güven tesis edebilen bir teknoloji devreye girmekte ve önemide giderek artmaktadır ki bu teknolojinin adı Blockchain teknolojisi.

Yapılan bazı araştırmalara göre; teknoloji, medya, telekomünikasyon, sağlık ve devlet gibi daha fazla sektör ve daha fazla organizasyon  blockchain girişimlerini genişletiyor ve çeşitlendiriyor. 2019 yılında bir önceki yıla göre %10 artış ile katılımcıların %53’ü, blockchain teknolojisinin organizasyonları için kritik bir öncelik haline geldiğini söylüyorlar. %77’si eğer blockchaine adapte olmazlarsa rekabet avantajlarını kaybedeceklerini düşünüyorlar. Araştırma sonuçları organizasyonların ve liderlerin blockchainin önemi ve dönüştürücü potansiyeli hakkındaki giderek daha fazla güven duymaya başladıklarını gösteriyor. Başka bir deyişle, Kovid 19 salgını kollektif sistemlerimiz için bir şok yarattı ama aynı zamanda blockchaine olan güveni yeniden inşa etmek için bir katalizör görevi yaptı.

Bu teknolojiye entegre olmayan organizasyonlar, yeni kurulan ağlar, o ağların oluşturduğu ekosistemler ve yeni iş alanlarının dışında kalma tehlikesi ile karşı karşıya kalacaklar gibi. Ancak tüm bu gelişmelerle birlikte bu konu aşağıdaki gibi bazı soruları hala içerisinde barındırmaktadır;

1. Kovid-19 salgını sonrası hâkim olan güven ihtiyacını karşılamada kişiler, organizasyonlar ve hatta devletler için tek çözüm blockchain mi?

2. Hep birlikte çözüm aradığımız temel gelişim alanlarından biri olan “birlikte çalışabilirlik” nasıl sağlanacak?

3. Devletin dijital para birimi, cüzdan uygulamaları ve blockchain kullanımının artışı ile hangi yeni meslekler ortaya çıkacak? Kendimizi nasıl bu yeni meslekler için hazırlayabiliriz?

4. En önemlisi ise Blockchain ile Güvende Olmak Mümkün Mü?

 

Dr. Öğr. Üyesi Muharrem Tuncay GENÇOĞLU
Fırat Üniversitesi Bilgisayar Teknolojileri Bölümü


İlginizi Çekebilecek Yazılar






İletişim | Gizlilik | Kullanım Koşulları