STM Teknolojiden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Bülent SOYDAL İle Söyleşi


STM Teknolojiden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Bülent SOYDAL İle Söyleşi

Siber güvenlikte, askeri alanda sahip olduğu tecrübesini sivil alana yönelik olarak da açan ve özel sektöre, platformlara yönelik siber tehdit istihbaratından karar destek sistemlerine, uygulamaların güvenliğinden yazılımların güvenlik seviyelerinin belirlenmesine kadar bütüncül hizmetler sunan şirketin bu alandaki faaliyetlerini ve siber güvenliğe bakış açısını, STM Teknolojiden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Bülent Soydal ile konuştuk.

CyberMag:Öncelikle, STM’nin teknolojiye yaklaşımını ve nasıl bir vizyonla ilerlediğinizi bizlere aktarır mısınız?

Biz, savunma sanayiinde yürüttüğümüz tüm faaliyetleri ‘görev ve sorumluluk’ olarak addeden bir şirketiz. Doğamız gereği attığımız her adımı önce ülkemizden yana, Türkiye adına atıyoruz çünkü STM olarak var oluş sebebimiz bu;ülkemizi korumak ve Türkiye’yi tüm faaliyet alanlarımızda hak ettiği yere taşımak. Dolayısıyla teknolojiye de bu bakış açısıyla bakıyoruz vebu bakış açısıyla kritik düzeyde önem verdiğimiz alanlarımızdan birisi de siber güvenlik. Bu alanda geliştirdiğimiz çözümlerimizle,kamuda ya da özel sektörde hizmet verdiğimiz kurumların ortaya koydukları her türlü çıktı, topladıkları her türlü veriden oluşan teknolojik hafızalarınınkorunmasını amaçlıyoruz. İleri teknolojili çözümler geliştirme kabiliyetimiz sayesinde deülkemizin dünyaya paralel bir biçimde gün geçtikçe artan teknolojik ihtiyaçlarını yerli ve mili kaynaklarla karşılıyoruz. Sunduğumuz bu katkıları planlarkenyarına etki edecek sektör ihtiyaçlarını da gözetiyoruz.Bu anlamda teknolojiyi, ülkemizin yarınlarının bir garantisi olarak görürken, kendimizi ise o yarınları koruma altına alacak bir güç olarak konumlandırıyoruz. Askeri deniz platformlarımızdan denizaltı ve uzay teknolojilerine kadarortaya koyduğumuz her değere bu bakış açısıyla yaklaşıyor ve yaptığımız işten gurur duyuyoruz. Bu gurumuzu,dost ve kardeş ülke ihtiyaç makamlarının özgün, esnek, rekabetçi ve ileri teknolojili ihtiyaçlarını karşılayacakşekilde de taşımak istiyoruz.

CyberMag: Dünyada ve Türkiye’de, bilişim sektörünün bugünü ve geleceği hakkında neler söylemek istersiniz?

Bülent SOYDAL: Hayatlarımızda özellikle son yıllarda büyük bir hızla köklü değişiklikler yaşanmasına neden olan teknolojik gelişmeler;yarının dünyasının bambaşka hayallerin kurulduğu, bambaşka iş süreçlerinin yürütüldüğü, bambaşka sorunların ve çözümlerin ortaya çıktığını göreceğimizbir yer olacağına işaret ediyor. Şimdiden hemen her sürecin hızla dönüştüğü günümüz dünyasında;veri üreten, internete bağlı olan cihaz çeşitliliğinde muazzam bir artış söz konusu ve bu durum büyük miktarda veri akışına da neden oluyor. Artık tüm dünyada ülkelerteknoloji, bilişim ve Ar-Ge yatırımlarınıgün geçtikçe artırıyor.Daha fazla dijitalleşme ihtiyacı, teknolojik açıdan kendini sürekli yenileme gerekliliği, siber güvenliğin mutlak sağlanması; artık sadece büyük şirketlerin ya da kamunun değil,hemen her ölçekten işletmenin, elinde akıllı telefonu, evinde bilgisayarı olan hemen her insanın bu alanda tedbir alması gerekiyor.Bu baş döndürücü hız ve ihtiyaçlar silsilesi, elbetteyaşanan yarışta ülkeler için çok önemli fırsatlarda barındırıyor. İlk bulanın kazandığı bir yarışa dönüşmüş bu yeni çağda teknolojik ilerleme, milli gelir artışını da beraberinde getiriyor. Ben bu süreçte, Türkiye olarakbu fırsatı kaçırmamamız adına, hemen her kesime iş düştüğünü düşünüyorum. Ülkece ortaya koyduğumuz yerli yazılım ve çözümlerimizin daha da artırılması ve geliştirilmesi, bu yazılım ve çözümlerin hemen her ölçekten kurumda ‘yerli ve milli oldukları için’ tercih edilmesi, artık eskisinden daha hayati bir öneme sahip. Rekabet artık teknoloji ekseninde şekillenmişken, ülkemizin bu alanda bağımsızlığını bir an önce kazanmak için nitelikli insan kaynağımızı artırmaya da odaklanmalıyız. Nihai hedefimiz ise küresel rekabette milli çözümlerimizle çok daha fazla yer almak olmalı.

CyberMag: Son yıllarda internetin kullanımının artmasıyla birlikte ortaya çıkan IoT(nesnelerin interneti) kavramı ve internete bağlı cihaz sayısının artışı; bir başka hayati husus olarak bilgi güvenliği konusunun önemini, yerli ve milli çözümlerin ülkemiz adına geliştirilmesi gerektiğini gösteriyor. Bu bilgiler ışığında, yaşananlar ve Türkiye’deki siber güvenlik sektörünün durumu hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bülent SOYDAL: Yapay zekâ, IoT, büyük veri, blockchain gibi yeni teknolojiler geliştikçe verimlilik artıyor ancak siber saldırganlar da boş durmuyor ve teknoloji onlar için de gelişerek, saldırılarını daha etkili hale getirmek üzere faydalandıkları araçlara dönüşüyor. Buna ek olarak her geçen gün her yeni gelişmeyle, saldırı yapılabilecek yeni alanlar da açılıyor. Bugün artık şirketlerden kişilere her kesim bilmeli ki;herhangi bir yeni teknolojiyi kullanıyorsak,kendimizi korumalıyız. Sanal dünyada sahip olduğumuz bilgileri,otomasyonla yürüttüğümüz iş süreçlerimizi, yapay zekâ algoritmalarımızın işleyişini, kolumuzdaki saatleri, kullandığımız akıllı telefonları, bindiğimiz otomobilleri, sosyal medya hesaplarımızı korumalıyız. Siber açıkların, tehditlerin ve zafiyetlerin tespit edilip giderilmesi ve bertaraf edilmesi ancak bu farkındalıkla mümkün. Bu farkındalık şirketlere,tehdit ve fırsatların ne olduğunuda apaçık gösterecektir. Ellerindeki her teknolojiyi gözden geçirmeliler.Ben siber güvenlik konusunda ülke olarak aldığımız yolu çok kıymetli buluyorum. İnsanlarda ve farklı sektörlerde siber güvenlik konusundaki bu farkındalık gün geçtikçe artıyor. Ayrıca kamu tarafından da çok kıymetli adımlar atılıyor. Türkiye’nin siber güvenliği için tehditlerin belirlenmesi, muhtemel saldırı ve olayların azaltılması ve önlenmesi için gerekli tedbirlerin geliştirilmesi konusunda Ulusal Siber Olaylara Müdahale Merkezi (USOM) bünyesinde çalışmalar yürütülüyor. Ayrıca STM olarak bizim de destekçisi olduğumuz Türkiye Siber Güvenlik Kümelenmesi ise, ülkemizin siber güvenlik ihtiyaçlarının tespit edilerek, yenilikçi yöntemlerle ve iş birliğiyle karşılanması için yerli siber güvenlik ekosistemi geliştirme vizyonuyla ilerliyor. Bu platformda uzun vadeli hedefler, T.C. Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı öncülüğünde, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanlığı’nın üst düzey temsilcilerinin katılımıyla oluşturuluyor ve konuya kritik düzeyde önem veriliyor. Yine platform kapsamında lise ve üniversite düzeyinde siber güvenlik alanında uzman yetiştirmeye yönelik eğitimler veriliyor. STM olarak ülkemiz adına tüm bu gelişmeleri memnuniyetle karşılıyoruz.

CyberMag: Siber saldırılar pandemi sürecinde nasıl bir yön izledi? Siber saldırıların mağduru olmamak adına bu süreçtevatandaşlarnasıl önlemler almalı?

Bülent SOYDAL: Sistemlere erişimi engellemek, veri çalmak, verileri değiştirmek ya da yok etmek amacıyla yapılan siber saldırılar, maalesef pandemide de hız kesmedi. Hatta sosyal hayatın kısıtlandığı, alışverişin e-ticaret sitelerine yöneldiği, iş dünyasının operasyonlarını online yürütmeye başladığı, toplantıların uzaktan yapıldığı, eğitimin uzaktan sürdüğü bu süreç, siber saldırganlara yeni saldırı alanları açtı. Biz de STM olarak, bu süreci, üç aylık periyotlarla düzenli olarak yayımladığımız STM ThinkTech Siber Tehdit Durum Raporları’mızda yakından takip ettik ve nasıl saldırılar düzenlendiği,nasıl önlemler alınabileceği ile ilgili olarak kurumlarımızı ve vatandaşlarımızı sürekli bilgilendirdik. Raporlarımızla,COVID-19 pandemi sürecinde, iş süreçlerinde hemen her gün kullandığımız uzaktan çalışma ve görüntülü konuşma uygulamalarının, hacker’ların yeni hedefi olduğunu gördük. Buna göre uzaktan çalışma uygulaması üzerinden parolası olmayan toplantı odalarında siber saldırganlar, toplantı davet linklerini ve ID’leri keşfederek toplantıya dâhil olabiliyor, ekran paylaşarak uygunsuz içerikler yayımlayabiliyor ya da şirketlerin özel bilgilerini ele geçirebiliyorlar.Kullanıcılara bu doğrultuda önerimiz, tüm bu uygulamaları kullanırken güvenlik önlemlerini almış olduklarından emin olmaları. Görüşme linklerinin sadece ilgili çalışan ile paylaşılması, parola konulması, toplantıya katılan kişilerinonaylanarak toplantıya kabul edilmesi gerekiyor. Bunun dışında toplantı detaylarının sosyal medya üzerinden paylaşılmaması ve söz konusu uygulamalar için güvenlik güncellemelerinin takip edilmesi de önemli. Ayrıca pandeminin etkisi hala sürerken, COVID-19 ile ilgili verilerin ulusal ve uluslararası makamların resmi web sitelerinden takibinin sağlanması, bunun haricindeki kaynaklara şüpheli gözüyle bakılması da önemli. Ayrıca kullanıcıların kişisel olarak önlem almak için, kullandıkları e-posta ve sosyal medya hesaplarında güçlü parolalar belirlemeleri gerekiyor. Bu noktada iki adımlı kimlik doğrulamayı etkinleştirmeleri de güvenliği artıracaktır.

CyberMag: Siber güvenlik alanında hangi faaliyetleri yürütüyorsunuz, okurlarımıza aktarır mısınız?

Bülent SOYDAL: STM olarak askeri alanda sahip olduğumuz siber güvenlik kabiliyetlerimizi, sivil kullanıma yönelik olarak da genişletiyor ve özel sektörün ihtiyaçlarına göre de şekillendiriyoruz. Bu bakış açısıyla STM Siber Füzyon Merkezi’miz (SFM) bu noktada önemli bir rol oynuyor. SFM kapsamında verdiğimiz hizmetlerimizden biri olan siber tehdit istihbaratı, bizim sektörde özellikle ayrıştığımız bir alan. Bu hizmet ile henüz tehdit oluşmadan ya da oluşan tehdit bir zafiyet yaratmadan onu tespit ederek müşterilerimizin nasıl önlem alması gerektiğini yönlendiriyoruz.Daha genel anlamda SFM, siber tehdit istihbarat merkezi, siber harekât merkezi, zararlı yazılım analiz laboratuvarı olmak üzere üçlü bir yapıda, kamu ve özel sektörden birçok kuruluşa hizmet veriyor. Siber harekât merkezimiz, ağların izlenmesi yoluyla bir tehdit olup olmadığını belirlememizi sağlıyor. Söz konusu ağlarda siber güvenlik tehdidi olabilecek anomaliler tespit edildiğinde ise analiz süreci başlıyor. Bir siber olay veya saldırı olduğu kanaatine vardığımızda da ilgili tedbirleri alıyoruz. Zararlı yazılım analiz laboratuvarında ise ele geçirilen zararlıların statik ve dinamik analizini yapıyor, davranışların yanında sebep olduğu sorunları tespit ederek ürettiğimiz çözümlerle birlikte müşterilerimize raporluyoruz. Şirketlerin ilgili ekiplerinin siber güvenlik süreçlerini yönetmelerine destek olan siber güvenlik karar destek sistemimiz (CyDecSys) ile de zafiyetlerin otomatik tespit edilmesinden, risk yönetimi yapılması ve zafiyetlerin kapatılmasına kadar olan süreci otomatikleştiriyoruz. Dünyada bilinen bug bounty programları temelinde geliştirdiğimiz kitle tabanlı zafiyet avcılığı platformumuz STM Bugshield ise, siber güvenlik alanında geliştirdiğimiz yenilikçi çözümlerimizden biri ve bu platformumuz temelde ‘hacker’ bakış açısıyla, sistemlerde bulunan zafiyetlerin keşfedilmesini sağlıyor. Platformda STM, kurumların talepleri doğrultusunda yapılacak sızma testi sürecini başlatıyor;etik hacker’lar, tespit ettikleri zafiyeti sisteme bildirdikleri an STM uzmanları devreye giriyor. Zafiyet durumu doğrulandığı anda yapılan bilgilendirme, güvenlik açıklarının saldırganlardan önce tespit edilerek bir an önce kapatılmasını sağlıyor. Sürekli sızma testi hizmeti, alt web sitelerine sahip bakanlıklar ve büyük ticari işletmeler için, periyodik olarak yapılan klasik sızma testine göre önemli avantajları beraberinde getiriyor.Siber güvenlik alanında 2019 yılında bilişim teknolojileri ürünlerinin güvenlik seviyelerinin tespit edilmesi için uluslararası standart olarak kabul edilen ‘ortak kriterler’ kapsamında bağımsız test laboratuvarımız STM ITSEF’i (IT Security Evaluation Facility) de kurduk. Uluslararası değerlendirme yetkisine sahip sayılı laboratuvarlardan biri olan ITSEF’te yazılım ürünlerinin güvenliğine yönelik kapsamlı bir hizmet sunuyoruz. Kişisel Verilerin Korunması Kanunu ile ilgili regülasyonlar kapsamında ise uyumluluk projeleri yürütüyor, kurumların ilgili regülasyonları yerine getirmede ihtiyaç duydukları idari, teknik ve hukuki süreçler için projeler yürütüyoruz. Ayrıca endüstriyel kontrol sistemleri ve nesnelerin interneti olarak bilinen IoT sistemlerinin güvenliğine yönelik de çalışmalar yürütüyor, kurumların siber olgunluk seviyelerini belirliyor, arzu edilen seviyeye erişmeleri için gerekli danışmanlık ve eğitimleri veriyoruz.Tüm bunların yanı sıra ülkemizde nitelikli insan kaynağı yetiştirilmesine de katkı sağlıyor, Türkiye’nin en uzun soluklu siber güvenlik yarışması ‘Capture The Flag-CTF’i düzenliyor,Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi koordinasyonunda yürütülen ve Teknofest kapsamında gerçekleşecek HackZeugma etkinliğine STM olarak destek veriyor, üniversitelerle iş birliği yapıyor ve start-up’ları destekliyoruz. Hedefimiz, bu alandaki ekosistemle ve gençlerle birlikte yol alarak yerli, bütüncül ve yenilikçi çözümler geliştirmeye devam etmek.

Milli projelerde de görev ve sorumluluklarımız bulunuyor. Nüfus cüzdanlarının yerini alan çipli kimlik kartları, e-kelepçe, yeni nesil pasaport projelerini yürütüyor; Emniyet Genel Müdürlüğü İş Sürekliliği ve Felaket Kurtarma Merkezi Projesi ile mevcut veri merkezinin iş sürekliliği kabiliyetinin artırılması konusunda görev yapıyoruz. TSK için yaptığımız siber savunma merkezi projesi ile Emniyet Genel Müdürlüğü Siber Suçlar Daire Başkanlığı’nın bilgi güvenliği projesi de yine yürüttüğümüz projeler arasında.

CyberMag: Günde 2,9 milyar e-postanın gönderildiği, günlük 100 terabaytlık verinin Facebook sosyal paylaşım sitesine yüklendiği, 230 milyon ‘tweet’ atıldığı günümüz dünyasında bir başka hayati husus olarak “büyük veri” konusu önümüze çıkıyor. Bu bağlamda, büyük veri ne gibi fırsatlar ve tehditler sunuyor?

Bülent SOYDAL: Artık öyle bir dünyada yaşıyoruz ki, attığımız hemen her adım yeni bir veri anlamına geliyor. Bilgisayarlar, telefonlar, televizyonlar, internetteki her hareketimiz, her beğenimiz, kredi kartı harcamalarımız… Tüm bunlarla büyük veri kümelerini hızla ve daha çok bir biçimde besliyoruz. Kişisel bilgilerimiz, tüketim alışkanlıklarımız, nelerden hoşlanıp, nelerden hoşlanmadığımız,seyahat tercihlerimiz, fotoğraflarımız, videolarımız, yorumlarımızın her biri,büyük verinin birer bileşeni haline dönüşüyor. Bu bilgi havuzundan, ‘kıymetli bilgi’ ise tam anlamıyla diyebilirim ki ‘kazıyarak’ çıkartılıyor ve anlamlandırılıyor. Büyük veri kavramı bildiğiniz gibi artık teknoloji dünyasının ayrılmaz bir parçası ve tüm karar destek sistemlerinin temelini oluşturuyor. Şirketler için ise oyun değiştiren ve olmazsa olmaz bir teknoloji olarak kabul ediliyor. Kurumların doğru alanlara odaklanmasını sağlayarak, kurum içindeki verimlilik artışında çok önemli rol oynuyor. Geleneksel veri işleme uygulamalarıyla işlenemeyen; büyük, karmaşık ve hızla artan veri kümeleri içinde akan verinin yakalanması, saklanması, transferi, analizi, görselleştirilmesi ise oldukça zor ve maliyetli bir çalışmayı gerektiriyor. Bu emek ve maliyet isteyen teknolojinin korunması;devletler, şirketler ve bireyler için tehditlerin bertaraf edilmesi de büyük önem taşıyor. Buradaki en büyük risk bu. Özel verilerin toplanması, analizi ve anlamlandırılması, depolanması ve korunması sürecinde güvenlik mekanizmalarının en üst düzeyde işletilerek, olası tehditlere karşı güvende tutulması, büyük veri sürecinde olmazsa olmazlar olarak öne çıkıyor. Biz STM olarak büyük veri, bulut bilişim, veri bilimi ve optimizasyon alanlarındaki çalışmalarımızla veriyi yenilikçi bir şekilde yeniden anlamlandırıyoruz. Gerçek zamanlı akan veri ve duran veri işleme, uç bilişim (edge computing), IoT (nesnelerin interneti) çözümleri, elektronik izleme/takip sistemleri, yapay zekâ ve makine öğrenmesi alanlarındaki deneyimlerimizle, farklı sektörlerde çözümler üretiyoruz. Bunun da temelinde STM olarak milli imkanlarla geliştirdiğimiz büyük veri analiz platformumuz STM OVERA bulunuyor. Bir önceki soruda bahsettiğimiz siber tehdit istihbaratı hizmetimizin de işleyişinde; web ortamındaki büyük verinin toplanması ve analiz edilmesi işleminde OVERA’dan faydalanıyoruz. Benzer şekilde bu büyük veri analiz alt yapısını farklı sektörlerin ihtiyaçlarına göre de şekillendirebiliyor ve uygulamalar geliştirebiliyoruz. Buna da örnek olarak ulaşım sektörüne yönelik Temsa iş birliğinde geliştirdiğimiz Fleetics akıllı filo takibini verebiliriz. Fleetics ile yapay zekâ ve makine öğrenmesi yöntemlerine dayalı tekniklerle, araçlardan toplanan veriyi bilgiye dönüştürüyor, durumsal farkındalık sağlayarak ve farklı operatör arayüzleri kullanarak üst düzey kullanıcı deneyimi sağlıyoruz. Bunun dışında şirket olarak, kurumlar için kritik hale gelmiş olan büyük verinin saklanması, işlenmesi, anlamlandırılması ve değerlendirilmesi gibi konulara yönelik kurumlara eğitimler de veriyoruz.

CyberMag: STM Teknolojik Düşünce Merkezi ThinkTech tarafından NATO için özgün olarak geliştirilen elastikiyet karar destek modeli; büyük çaplı, karmaşık problemlerin yaratacağı etkilerin doğru analizi ve karar vericiler tarafından çizilecek yol haritalarının belirlenmesi adına önemli bir rol üstleniyor. Kurumların üstlendiği görevler ve ihtiyaçları doğrultusunda farklı senaryolara uyarlanabilecek bir sistem sunan ‘elastikiyet karar destek modeli’hakkında okuyucularımızı bilgilendirir misiniz?

Bülent SOYDAL: Türkiye’nin ilk teknoloji odaklı düşünce merkezi STM ThinkTech’in geliştirdiği elastikiyet karar destek modeli, NATO’nun, pandemi, büyük çaplı elektrik kesintisi, siber saldırılar ve büyük çaplı insan hareketleri gibi stratejik şoklar karşısında karar verme süreçlerine destek oluyor. Modelimizin daha önce ilk iki versiyonunun ihracatını gerçekleştirdik, şimdi ise üçüncü versiyon için imzaları attık, üzerinde çalışıyoruz. Modelle, saydığım türde olayların stratejik etkilerinin ve yaratacağı kritik değişikliklerin ne olabileceğini ortaya koyabiliyoruz. Ayrıca sivil ve askeri sistem unsurlarında yaratacağı olası sonuçlar da analiz edilebiliyor. Yeni versiyonla, şok türlerinin enerji, ulaşım, iletişim gibi farklı alanlardaki nihai etkileri ve olası riskler de senaryo tabanlı olarak analiz edilebilecek ve stratejik şoklara ilişkin açık kaynaklardan toplanacak canlı veriler, çeşitli makine öğrenmesi algoritmalarıyla işlenerek kullanılacak. ModelimizNATO’ya stratejik seviyede karar desteği sunarken yetkililerin atacakları adımlar ve alabilecekleri önlemler noktasında karar alma süreçlerini kolaylaştırıyor.

CyberMag: Her yıl düzenlemiş olduğunuz CTF etkinliği için özel olarak hazırlanan siber ortamda; kriptoloji, tersine mühendislik, web ve mobil uygulamalar gibi konularda kasıtlı olarak yaratılan sistem açıklarını bulmak için yarışmacılar mücadele ediyor. CTF ile siber güvenlik alanında kariyer hedefleyen gençler ve profesyonelleri yönlendirmek adına önemli bir rol üstlendiğinizi söyleyebilir misiniz?

Bülent SOYDAL:Siber güvenliğe, kamusal ya da kişisel verilerimizden ticari sırlarımızı korumak için, bu konuya milli bir mesele olarak bakıyoruz. Bu milli meselede en kritik ihtiyacımız ise çok net, meseleye bu bakış açısıyla bakabilecek nitelikli insan kaynağı. Bu alandaki uzman açığını kapatmak üzere, STM olarak fırsat bulduğumuz her an gençlerimize destek oluyor ve gençlerimizde bu konuda farkındalık yaratabilmek adınaharekete geçiyoruz. Türkiye'nin en önemli siber güvenlik etkinliklerinden ‘Capture The Flag-CTF’ (Bayrağı Yakala) yarışmamızla da hem gençlerimizin bu konuya olan ilgilerine ve heyecanlarına ortak oluyor hem de kendilerine savunma sanayiinde bu alanda bir kariyer imkânı olduğunu gösterebiliyoruz. Yarışmada başarılı olan kimi arkadaşlarımızı ise daha sonra STM’li yapabiliyoruz. Altıncı kezdüzenlediğimiz yarışmamızı bu yıl pandemi nedeniyle tamamen online olarak kurguladık, bu da katılımı oldukça artırdı. Yarışmamıza Türkiye’den Siirt, Çanakkale, Trabzon, Muğla, Manisa, Erzurum, Sinop, Hatay gibi 40’a yakın ilden katılımcı katılırken, bu yıl etkinliğimiz uluslararası bir etkinliğe dönüştü ve yurtdışından İrlanda, Avusturya, İspanya, Azerbaycan gibi ülkelerden de katılımlar gerçekleşti. Toplamda 583 yarışmacınınmücadele ettiği yarışmamızda, toplam 161 takımdan ilk 5 takım arasına girebilenler ödüllendirildi. Ayrıca geleneksel olarak her yıl olduğu gibi bu yıl da yarışmamıza bir yenilik tanıttık.T.C. Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) himayesinde ve Türkiye Siber Güvenlik Kümelenmesi iş birliğiyle “STM Jet Hızlandırma Programı” adıyla bir program başlattık. Siber güvenlik alanında start-up’lara ve gençlere 8 hafta boyunca mentorluk yapılacak, süreç sonunda bir ürünün pazara ya da yatırımcıya sunulacak seviyeye getirilmesine köprü olunacak.İlk 3’e giren katılımcılara para ödülünün verileceği program kapsamında birinciye kuluçka ofis imkânı, 5. ICWC Konferansı ve Türkiye Siber Güvenlik Kümelenmesi ile birlikte katılabileceği uluslararası bir fuarda ücretsiz alan imkânı da sağlanacak.

CyberMag: CyberMag Dergisi, siber dünyadaki riskler ve siber güvenlik konusuna odaklanmış Türkiye’nin ilk basılı ve elektronik dergisi olarak farkındalığı artırmayı ve insanları bilgilendirmeyi amaç edinmektedir. Bu amaçla yola çıkan ve yayın hayatına beş seneyi aşkın bir süredir devam eden CyberMag Dergisi hakkında düşünceleriniz nelerdir?

Bülent SOYDAL:Her gün yeni bir gelişmeye, yeni bir teknolojiye, yeni bir çözüme tanıklık edilen siber dünyadan en son gelişmeleri rafine bir şekilde sunan CyberMag Dergisi’ni,alanında etkili ve önemli bir kaynak olarak görüyorum. Yayın hayatınızın başarılarla dolu bir şekilde sürmesini diliyorum.

 


İlginizi Çekebilecek Yazılar





İletişim | Gizlilik | Kullanım Koşulları